Cahit Zarifoğlu bir kitabında Alman yazar Gothe'nin acılarından bahsediyordu. Bu acılı yazar Zarif adama bıraktığı tesir kadar olmasa da bana da ilham oldu.
Goethe gençlik yıllarında bir kadına aşık olur. Fakat bu aşkın önünde engeller vardır.Genç Goethe bu aşk acıları ile kıvranarak canına kıyma noktasına gelir. İşte bu an da imdadına "sanat eseri" yetişir. Oturur sevgilisi Şarlot'un karşısına, tıpkı kendi hayatında olduğu gibi, kendini temsilen Werter'i koyar ve "Genç Werter'in Acıları" isimli eserini yazar. Eserin sonunda Werter beynine bir kurşun sıkarak intihar eder. Kafatası parçalanır. Beyni etrafa saçılır.
Goethe durur; yaşıyordur. Werter'in acılarını okur. İntihar edince başına gelebilecekleri anlar. Sonrası olmadığını ve ne kadar boş bir şey yaptığını fark eder. Vazgeçer canına kıymaktan. Ve uzun yıllar yaşayarak, ortaya peş peşe koyduğu eserlerle Alman edebiyatında önemli adam olur.
Duygularımız ambalajı açılmamış nimetler gibidir. Onları açıp yemek de israf etmek de bizim elimizdedir. Lakin işin öyle bir yanı var ki , bu durumu bir mal olmaktan alıkoymaz. Çünkü ambalajı açıldıktan sonra hiç bir alıcı tarafı olmaz.Geri dönüşüm çöplüğünde "kağıt" kısmına gitmekten başka çaresi de kalmaz. Tıpkı çoğu duygularımızı döktüğümüz kağıtları yırtıp attığımız gibi...
Cahit Zarifoğlu da yazısına "Bunlara fazla bir itirazımız yoktur." diye devam eder ve şöyle bitirir.
"Werter'i yazarak canını kurtaran Goethe, onunla birçok gencin hayata veda etmesine yol açtı. Büyük zeka... Ama kendi egoizmi içinde, başkalarının hayatını hiçe sayışı ile ne kadar cüce..."