10 Ağustos 2011 Çarşamba

müslüman hüzün

yeni bir dünyanın her zaman eşiğinde sayılır insan.
ve bu yüzden ahir zamandır, herkesin yaşadığı zaman.
her şeyin, belirsizlik ilkesinden midir bilmem, birbirine girdiği, hatta birbirine girmeyen şeylerin de hususiyetle birbirine sokulmaya uğraşıldığı bir zamanda, bizlere "la" ile başlayan cümleler kurdurtmamaya çalışıyor zamanın efendileri.
toplumsal uyanışların birbirini izlediği yalanını bize yutturmaya çalıştıklarından beridir, dünya daha hızlı filan dönmüyor aslında; ama nedense insanlar daha hızlı ölüyorlar ve ne yazık ki daha mezara girmeden kefenleniyorlar hepsi.
demokrasi'nin post-modern zamanların zokası olabileceğini düşünemeyen bir "irfan nesli" yetişti gözümüzün önünde...
zamanın paradigmalarından dışarıya taşamayan, fikriyatı çorak topraklara düşen damlaların kaderine mahkum bir nesil...
bir millet olarak uyanışa geçme hayalleri kuran, ancak o milleti oluşturan fertlerin şahsiyetleriyle ilgilenmeyi nedense akıl edemeyen, zamanı geldiğinde ise Allah'ın gücünün her şeye yeteceği inancına sarılan ve fakat sünnetullah nedir bilemeyen, düşünemeyen, hatta bunu ırgalamayan bir nesil...

"kıtlık yıllarında medine'ye şam taraflarından bir kervan gelir. adet olduğu üzere kervan şehre yaklaştığında defler çalınarak karşılanır. bu sırada mescidde hz. peygamber cuma hutbesi okumaktadır. dışardan def sesleri gelince cemaat, on iki kişi hariç, kervanı karşılamaya gider."

bugün toplumsal bir inkişafın hayalini kuran kardeşler!
12 müslüman olduğunuz zaman, bunu elin alemin dümen suyuna gidecek bir tavra hasretmek yerine birbirinizin inkişafına vakfedin.
ne kendinizi kandırın, ne de sünnetullah'ın işleyişinden müteessir olun.
bu alem mesut olma yeri olsaydı, O'ndan başka bunu hakedenimiz de olmayacaktı.
O'nun ne yaşadığını görerek, hüznünüzü sevmeye gayret edin ki hüznünüz de sizi sevsin.
zira hüzün müslümandır, müslüman hüzün...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

isminizi ya da mahlasınızı belirtmediğiniz sürece yorumlarınızın yayınlanmama ihtimali vardır.