Havva, Adem'in sol kaburga kemiğinden yaratılmıştı. Adem yasak elmayı yediğinde kendini Hindistan dağlarında bulmuştu. Tam iki yüz yılı Havva'yı aramakla geçmişti. Ondan ayrı düştüğünde sol kaburgasında derin bir sızı hissetmişti.
"Gidiyorum" dediğinde yer volkan olur keder fışkırır, gök mapus olur kaçamazsın bir yere, kavrulur her bir zerren bile taş kesilirsin bir anda. Sıkışır kalırsın yerle gök arasındaki o tarifi mümkün olmayan gafili gafil avlayan arafta.
Şimdi gelde dindir o sol kaburgandaki sızıyı... Döner geriye bir bakarsın; onu ilk bulduğun günü hatırlarsın. Bu pislik dolu dünyada temiz kalmaya çalışıyordu. Onlarca karganın küçücük bir kuşa saldırırken karşı koymaya çalışması gibi. Büyüyene kadar sen lazımdın ona. Büyüdü ve mevsim kışa dönünce güneye uçtu.
- İnsanın canı yanarda böyle mi yanar Ramirez?
- Yanmaz.
- Ruh ölümsüz derlerde, bu içimdeki ölen nedir Ramirez?
- Bilinmez.
- Ölenle ölünmezse eğer, ben yaşıyor muyum Ramirez?
- Yaşanmaz.
- Garip bir Sanchez'im ben. Mecnun olmama ramak kaldı. Olur muyum Ramirez?
- Olunmaz.
- İhtimaller azaldıkça umut çoğalıyor. Kurtulmak için umutlardan mı kaçayım Ramirez?
- Kaçılmaz.
- Yıllardır belki döner diye onu uğurladığım bu rıhtımda bekliyorum. Döner mi Ramirez?
- Buna dilim dönmez...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
isminizi ya da mahlasınızı belirtmediğiniz sürece yorumlarınızın yayınlanmama ihtimali vardır.