İstanbul'dan bir füzeyle fırlattılar beni, ruhsuz bir şehre...
Şehirlerin dili var; insanların sahte cümlelerinin dışında bir hal dilleri var. Onlara seçilmiş roller var, tıpkı insanlara olduğu gibi. Konya denince neden Mevlana akla gelir de Tekirdağ gelmez? Bu sorunun cevabı ne kadar bizim bilgimizin dışında ise kişilerin de neden belli karakterleri ifade ettiği o kadar bilgimiz dahilindedir. Aslında, şehirlerin ruhuna etki eden esbab da orda yaşayan insan kitlesidir. Nasıl ki; Fatih camiinde attığın adım seni Allah'a yaklaştığını hissederken; Bebek'ten geçerken dahi kendini Müslüman bir ülke dışındaymış gibi hissetmen mekana sirayet eden insan ruhunun tezahürü.
Bayramlardır sebep şehirleri sorgulamama. Memleket dersin sıla-i rahim dersin. Sünnete uygun olanı yapmaya çalışırsın büyüklerin elleri, küçüklerin gözleri dersin; ama ne uzatmak istemediğin el kalır,caiz olmayan kişilere, ne de tesettüre uygun oturunca akrabalardan yemediğin laf kalır 'çıkar üstünü rahatla', acaba rahatsız mı görünüyorum? Peygamber Efendimiz (sallallahualeyhivesellem)in düğüne gideceği zaman Allah tarafından üzerine uyku verilmesi ve uyuyakalıp, cahiliye adetlerine uymadığı sünnetini uygulamaya çalışırken; Trakya'nın bol alkollü, kadın erkek iç içe tuhaf şekil ve tesettürün t sinden yoksun kıyafetlerle, Hollywood'un gala gecesini davul zurna çamur içinde sivri topuk ile geçirmeye çalışan, dışı çok şıkıdım içini yalnızca Allah'ın bileceği kişilerin katılımıyla gerçekleşen merasimlere katılmama isteğimin sorgulandığı bir memleket işte benimkisi.
Hep metropolün çöküntüsüydü şimdiye kadar dikkatimi çeken, ama dönüp özümüze bir baksak ,köylere, birinci dereceden akrabaların, geçmişimizin dayımızın, amcamızın, dedemizin yaşam tarzıymış çocuklarına, onlardan da bugünkü şehirlere yansıyan. O babaların çocukları, , İslam'sızlığı bir marifet bilip başörtüsü takana 'sarınmış, hoca olmuş' tabiriyle küçümseme girişimlerinde bulunan İslam'ı bir cahillik bir yobazlık zanneden ama İslam'ın içeriğine dair fıkha, Siyer'e, Tefsir ilmine dair bir kırıntı bilgisi olmayan, Akaidin, Siyer'in sözlük anlamını dahi bilmeyen,hepsinden öte meal okumamış bir kişinin nasıl da İslam adına bu kadar peşin yargı ile hüküm vermesi akıl dışı. Akrabalık hatırına benim dinimin kurallarını bu kadar ihlal etmeye hakkım var mı ?
Nebiler Silsilesi'nde kavimlerin helak sebeplerini okudukça 'Ya Rabbim bizi Efendimiz (sallallahualeyhivesellem)'in duası hürmetine helak etmediğin için, Efendimiz(sallallahualeyhivesellem)'e ne kadar salavat getirsek, O'nun yaşantısıyla ne kadar yaşamaya çalışsak, şükretsek az. Şükür secdesinden kalkmamamız gerekirken biz neler yapıyoruz diye dehşete düşüyorum.
cihad duygularım coşuyor. Ama hal dilinden başka ne gelir elimden. Söz ile anlatmalarım beyhude.
Başı örtülü, namazlı teyzelerin bile hadi hatır için deyip gittiği, dönüşte ise beş saat kim ne yapmış muhabbetiyle, onay vermediklerini belirttikleri halde onların işine çanak tutmaya devam etmelerine şahit olmak çok acı. İslam bilinciyle hareket etsek, İslam'a göre yaşasak biz onlara değil, onlar bize uymak zorunda kalacaklar ama bunu idrak edemedik müslüman alemi olarak.
Çok isterdim bir cümlede Mısır'ın,Suriye'nin sadece adını duyayım. Bir kişinin oruçça yaşamak, ramazanca yaşamak gibi bir derdini duyayım isterdim. Ama bu memlekette ramazanın bitişi sınırsız içki ile kutlanıyor. Alkol alım yaşının 11olduğu, metropolde tekel bayilerinin önünden geçmemeye çalışırken,özümüzde aynı evi paylaşır bulduğumuz memleketlerde yaşıyoruz. Dini bayramlarımız Noel'i aratmıyor. Hep İslam'ı kendimize uydururduk. Artık level atladık; şimdi İslam'ı Hristiyanlığa uyduruyoruz... Hak Teala bizi ıslah etsin!
'Dönüşünüz hep O'nadır. Allah'ın vaadi haktır. Herşeyi ilk baştan yaratan O'dur. Sonra iman edip salih amel işleyenleri hak ettikleri ölçüde mükâfatlandırmak için geri döndürecek olan yine O'dur. Kâfirlere de inkâr ettikleri için kaynar sudan bir içki ve acıklı bir azap vardır.'(10/4)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
isminizi ya da mahlasınızı belirtmediğiniz sürece yorumlarınızın yayınlanmama ihtimali vardır.