27 Ekim 2011 Perşembe

Kelimeler



Hiç bu kadar yanmamıştı canım
Bu kadar boğazıma dürülmemişti heceler
Ben sana ne kast edebilirim
Tüm kabahatli şu fütursuz kelimeler

Mideme giren kramplar gebe misali
İçimde üçüz beşiz can çekişmeler
Ben sana nasıl kötü söz derim
Tüm kabahatli şu fütursuz kelimeler

Gece oldu, hava karardı sanki
Güneşin yüzü buruştu, üzerimde kalın gölgeler
Ben seni ey Hayırhah nasıl üzerim?
Tüm kabahatli şu fütursuz kelimeler

Ah kelimeler!
Of kelimeler!

18 Ekim 2011 Salı

Sanchez ve Ramirez – 3


-         Bak Ramirez, gidiyor.
-         Evet, ama koşmuyor.
-         Neyi değiştirir ki?
-         Koşmuyor, çünkü o da istemiyor gitmeyi.
-         Gitme desem?
-         Deme. Yine de gidecek çünkü.
-         O zaman gitmesin Ramirez. Acı çekmek kötü değil mi?
-         Evet kötü, ama acı onu çekiyor. Bu yüzden yavaş yavaş gitmesinin sebebi. Acıya gitmek istemiyor o. Acı onu istiyor ve alıyor.
-         Bir şeyler yapmak istiyorum Ramirez. Göz göre göre ölüm değil mi bu?
-         Ayrılık sadece sana göre ölüm Sanchez. Bırak gitsin, mutluluğu acı çekmekte arıyorsa eğer bırak gitsin.
-         Ya dönmezse Ramirez? O zaman kalbim dayanmaz.
-         Dönecek Sanchez. Öyle bir gün gelecek ki, onu içine çeken acı artık onu sana geri tükürecek. Ondan istediğini aldığında hatırladığı tek adres sen olacaksın.
-         Hırpalanmasına gönlüm razı gelmiyor Ramirez.
-         Hadi dostum yolumuz uzun gitmemiz gerek. Daha kaçacağımız çok hatıra var peşimizde. Gitmezsek eğer, o gittikçe hatıralar bizi kovalayacak.
-         Elveda sevgilim, elveda hatıralar…

12 Ekim 2011 Çarşamba

Tütsün

                                          yazdan kalma satırlardır, güze gelsin.
balkon yaz demek yazı demek
sana balkon sigara
bazı yaz boğar, yapışır, yakar
yakan yazı sevmezsin üstelik
çay, tütün, kahve hayranı

bırakamıyorum sigarayı dedi
hep filmler, kitaplar ve şiirler yüzünden
o vakit
verin yakalım şu gavuru
başlıyorum filmler, kitaplar, şiirler
başlıyorum aktristler, yazarlar, şairler

o tat tutuşunca
azıcık ayrılıp da eline alır almaz o
kahveyle yakışır dediler
şöyle bir fincan türk kahvesi
biraz yalnızlık

bir kenar hikayesi yazılmış yaşanmış
yazarsam zarifoğlu hikayesi gibi olsa
katıraslan'ı diyorum
tamamlar mıyım ömrü
geride içli bir türkü olsun
bir roket yak sevgilim
sol elinde dursun

meclis kurulsun, kırmızı ışık buluşmaları vesilesiyle
haber uçurulsun
ısınan iki parmak, bu firari çaba
kıpkızıl, ıpışıl
ve sen süzme çeşmin gelmesin o oklar üst üste