26 Nisan 2011 Salı

Kaplumbağalar da Uçar



Tür : Dram / Savaş
Gösterim Tarihi : 6 Mayıs 2005
Yönetmen : Bahman Ghobadi
Senaryo : Bahman Ghobadi
Görüntü Yönetmeni : Shahram Assadi
Müzik : Hossein Alizadeh
Yapım : 2004, İran / Fransa
Süre:98 dk.
Oyuncular:
Soran Ebrahim (Satteliet) , Avaz Latif (Agrin) , Saddam Hossein Feysal (Pasheo) , Hiresh
Feysal Rahman (Hangao) , Abdol Rahman Karim (Rega) , Ajil Zibari (Shirko)


"Kaplumbağalar da Uçar" yönetmenliğini ve senaristliğini Bahman Ghobadi'nin üstlendiği İran/Fransa yapımı bir film. Ghodabi’nin filmi Saddam sonrası Irak’ta çekilen ilk film olmasıylaönem taşıyor.
Filmin adı ise eski bir Kürt hikayesine dayanıyor.Hikaye şöyle:
Göl kenarında yaşayan bir kaplumbağa sürekli çevresindeki kuşları izler onlara imrenirmiş. Zamanla bu kuşlarla arkadaş olmuş ve onlarla hislerini paylaşmış. Küçük kaplumbağa gölün diğer tarafına gitmek istiyormuş, ama kendi gidecek olsa bir ömür sürermiş bu gezi. "Keşke sizin gibi uçabilseydim" demiş kaplumbağa. Kuşlarsa bu dileğini yerine getirmek istemişler. "Uçabilirsin" demişler kaplumbağaya. "Kaplumbağalar da uçar." Bir dal almış iki kuş. İki yandan tutacaklar ve kaplumbağayı karşıya geçireceklermiş. "Tek yapman gereken dalı sıkıca ısırmak demişler." Isırmış kaplumbağa. Yükselmiş yükselmişler. Uçmuş uçmuşlar. Kaplumbağa korkmuş yükseklerden. Heyecanla bağıracağı an çenesi açılmış. Suya düşmüş kaplumbağa. Ait olduğu yere. Kendi yavaş, imkansız hayatına...
Film, Türkiye-İran sınırında Kürt mülteci kampında yaşayan, Amerika-Irak Savaşı'nın görünmezlerini konu ediyor:çocukları.Hiç çocuk olamamış, yaşıtlarıyla çok farklı dünyaları konuşan çocukları...
Küçük bir kızın yavaş adımlarla ilerleyip kendini kayalıklardan bırakmasıyla başlayan film çarpıcı sahneler ve kusursuz olay örgüsüyle acı bir gerçeğin içine hapsediyor izleyenleri.
Filmin başkahramanı Stallite(uydu) lakaplı Soran, 13 yaşındadır. Ellerini, kollarını kaybetme riskine rağmen silah almak için patlamış mayın toplayıp satan çocuklardan oluşan bir çetenin lideridir.Aynı zamanda yarım yamalak İngilizcesiyle kamptakilere uydudan duyduğu haberleri çevirmektedir.Bir diğer film kahramanı Agrin ise savaşın ailesini, çocukluğunu ve ona dair her şeyi aldığı 14 yaşında bir anne.Ne Soran'ın aşkı, ne savaşın son bulması onun için anlam taşımaktadır.Onun dünyasında griden başka renk yoktur ve ölümden başka da çare...
Film gösterişsizliğini ve doğallığını; hayatın içinden seçtiği tam da o topraklardan, acının içinden, bırakın oyunculuk deneyimini hayatında televizyon bile görmemiş karakterlerine borçlu.
Ayrıca film oldukça bol ödüllü.Aldığı ödüller:
2006 Oscar Ödülleri için İran tarafından “En İyi Yabancı Film” dalında aday adayı gösterildi.

* 52. San Sebastian Film Festivali “Altın İstiridye” Ödülü

* 52. San Sebastian Film Festivali En İyi Senaryo Jüri Özel Ödülü

55. Berlin Uluslararası Film Festivali Barış Ödülü

* 40. Chicago Film Festivali Gümüş Hugo (Jüri Özel Ödülü)

* 5.Tokyo Filmex Film Festivali Jüri Özel Ödülü *

5.Tokyo Filmex Film Festivali “Agnès B. Ödülü”

* 28. Sao Paulo Uluslararası Film Festivali Seyirci Özel Ödülü

* Mexico City Uluslararası Çağdaş Film Festivali “La Pieze” Ödülü (2005)

*Mexico City Uluslararası Çağdaş Film Festivali Seyirci Ödülü (2005)

* 19. Fribourg Uluslararası Film Festivali Seyirci Ödülü

* 19. Fribourg Uluslararası Film Festivali “E-Changer” Ödülü

Dönem filmi sevenlere özellikle tavsiye edilir.

23 Nisan 2011 Cumartesi

Bir Fotoğrafçıyla Polemik

biz artis miyiz kardeşim 
beni sevmeden fotoğrafımı çekemezsin, yani cesedimi çiğnemeden 
fotoğraf halk sanatıdır, halkımız en iyi pozu verir 
bir de kımıldamasa... 

biz artistiz kardeşim 
"torunlarıma bundan söz edebilir miyim?" 
rica ederim! 
ellerini yıkadıysan ağaca bakabilirsin 
şimdi yaprak de, ama bu bakışlarla hiçbir fotoğrafçı çekemez seni 
indir montun yakalarını, kaldır ellerini 
iyi bir fotoğraf omzun üstünden meleği göstermelidir 
kötü bir fotoğrafta sadece fotoğrafçıdır çıkan 

halkımıza inanıyorum; bir de kımıldamasa 
ruhuna da. protez ya da değil; 
bir de kımıldamasa ...

fotoğrafçı sen bilirsin; halkla ilişkiler bir bilim midir? 
sanattır. bu yüzden halkla aram iyi değildir


Osman Konuk

Kaçış

Şehir bir günahı bastırırcasına
hiç olmadığı kadar sisli
insanlar hep bir ağızdan sessiz
cesetler arasından yürüyorum 
çakallar tarafından kemirilmiş
çürümeye yüz tutmuş bir kadın ceseti 
parmağıyla bir yeri işaret ediyor
o tarafa doğru yürüyorum 
sesler duyuyorum belli belirsiz
"Ey göklerdeki babamız!
İsmin mukaddes olsun,
melekûtun gelsin.."
fısıltı halini alıyor gittikçe sesler
işaret edilen yere geliyorum
cesetlerle dolu bir kuyu
kuyu kuyu değil bebek mezarı!
yusuf kadar şanslı olamayan bebeler
yine sesler duyuyorum
bu sefer nehirden geliyor
arada artan , arada azalan
azaldıkça artan sesler
"gökte olduğu gibi yerde de
senin iraden olsun ve bizi iğvaya götürme
bizi şerirden kurtar"
kadınların sesi nehirden geliyor
nehir inkar edercesine coşkulu
hepsi birbirine benzeyen başlar
Allah'ım neler olmuş burada!
kim kıydı bu kadar cana, namusa!
yine sesler sesler..
titreyen dudaklar
durmaksızın tekrar edilen kelimeler
"çünkü melekût ve kudret ve izzet
sonsuza dek senindir."
yürüyorum , yürüyorum
adımlarım gittikçe çarpıklaşıyor
midem bulanıyor kusamıyorum
kaçıyorum uzaklaşamıyorum
kaçıyorum uzaklaşamıyorum.

Nazife Enginar

2 Nisan 2011 Cumartesi

Başörtlü Bir Kadının Resmi

Sen başörtülü bir kadının resmini yapabilir misin ey mümin?
İşin kolayına kaçmadan ama
Anaların ayakları altında cennet kuyruğuna girmenin değil
Ne de Kuran okuyan erkek bir ağzın bir türlü kalbe duramayışının
Ne de sünnete hiç benzemeyen sözde bir Peygamber taklidinin
Sen başörtülü bir kadının resmini yapabilir misin ey mümin?
2011 senesinin başlarında kolları kesilen bir kadının resmini yapabilir misin?
Çok yazık çok yazık bugünü de gördük
Alnımız secdeyle kırılsa cennete giremeyizin resmini yapabilir misin kardeşim?
 ALPER GENCER

-Şiirini paylaşmasından ve bize yayımlama imkânı vermesinden dolayı, sevgili Alper Gencer’e müteşekkiriz. Yüreğine sağlık, Alper abi.-