29 Mayıs 2014 Perşembe

Karanlık


Karanlığı özledim bir gece.
Endişeden dikilmiş elbisem üzerimde
Yürüdüm, nereye baksam
Hüzünlü gözleriyle karşılaştım dünyanın.
Dünya bir ayna değilse;
Kömür rengi cenazeler, yerin altındaki adamlar,
Yalanlar, nükleer santraller, kürtajlar
İşkenceler, iftiralar, katliamlar,
Hepsi gerçek.


Yürüdüm, dünya gözlerimde
Soru sormak hakkımı düşürmüşüm cebimden,
Aklımdan trenler trenler
trenler dolusu kelime geçiyor da
Varmıyorlar dilime
Bu yüzden kuşların kanatlarına sakladım dertlerimi
Gece bitmeden
Ruhların seferine bir bilet de ben istedim.

19 Mayıs 2014 Pazartesi

Vampirin Vicdanı



 Ben Özden Vampir. Atalarımdan bana miras kalan sermaye ile Türkiye'nin Soma isimli herhangi bir yerinde kömür madeni işletiyorum. Soyadıma baktığınızda Dracula soyundan geldiğim besbelli değil mi? Sülalecek pek severiz çaresiz işçilerin kanını emmeyi. Büyük dedem kan fazlalığından ölen tek insandır mesela. Çoğu insan kan kaybından ölürken, kendisi tıp alemine dahi ana-avrat  sövdürtecek soylu bir ölümle aramızdan ayrıldı.
Yalnız hanedanımızın bu aralar işçi kanıyla başı dertte. Zamanında kana kana içtiğimiz işçi kanları şimdi oluk oluk akarak hepimizi boğmak üzere. Onlarca yıldır süregelen bu sermaye verasetimizde atalarım zenginliğin tadını çıkarırken bu lüksün diyetini bana ödetmeyi uygun görmüş alemlerin rabb
i. Tamda koltuğumu başkalarına devrediyorum derken; bir anda yakamı iki cihanda da bir araya getirtmeyecek eller yakaladı.
 Evet, madende işler yolunda gitmedi ve üç yüz bir işçi sanki aralarında anlaşmış gibi, sanki güç birliği yapmış gibi, sanki hepsi bir araya toplanıp dev bir Muhammed Ali Cley oluşturarak itibarımı ve servetimi öldüresiye yumruklarcasına zehirlenerek öldüler. kader, şahımı yeyip mat etmek için son bir hamle bekler gibi pis pis sırıtıyor. şimdi yönetim ekibimizle birlikte mat olmaktan kurtulmak için kara kara düşünüyoruz. önceleri:  " aman canım iş kazası maden işinin fıtratında var. Olur böyle şeyler." deyip kurtulalım dedik ama nasıl olsa toplumda kabul görmüş bir soydaşım bu açıklamayı yapar diye hiç o toplara girmedik.
 Vicdanla tanışmam pek geç oldu. Bugün işçilerden birinin annesi karşıma dikildi. " bir ayağı çukurda " deyiminin canlı örneği sayılırdı ki; topallayarak zor bela gelmişti yanıma. Bana ettiği laflar, sanki içimde kuluçka dönemini tamamlamış bir canavar yavrusu gibi kabuğundan fırlayıp içimi paramparça etmişti. " Oğlumun vasiyetiymiş; kurtulan arkadaşı söyledi. Çok susamış Mustafa'm içerde. -Anam herkese su dağıtsın- demiş. Buyur evladım." deyip elime bir metal bardakta tutuşturduğu suyu, içimde madendekinden daha hararetli başlayan yangını söndürmek için gayriihtiyari içmek zorunda kaldım.
 Daha önce görmediğim bir varlıktan sopa yememiştim.
Daha önce görmediğim bir varlık içimde, haram lokmalarla dolu olan bağırsaklarımı boynuma dolayıp canıma kast etmemişti.
Daha önce görmediğim bir varlık şehadetimi isteyen bir cellat gibi tepeme baltasıyla dikilmemişti.
Daha önce görmediğim bir varlıkla sırat köprüsünde ölüm mücadelesine kapışmamıştım.
 Geleneklerimize göre böylesine savunmasız kalamazdı hiçbir vampir. Varlık içindeki hayatımı bir sonraki vampire devretmek üzereyken ismi "Vicdan" olan ve ruhumun derinliklerinde ikamet eden genç bir düşmana sahip olmuştum.
 Bu yaşımdan sonra karşımdaki kocakarının bir ayağı çukurdayken, onun bir sözüyle benim iki ayağım çukura girmiş hatta boğazıma kadar b.ka batmıştım. Vicdanımın karası kömürden gelmediği gibi kocakarının bir tas suyuyla da aklanmazdı elbette...