efdal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
efdal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Haziran 2012 Pazar

Sordum 3

Sordum sarı çiçeğe,
"Yokuş aşağı karizmatik yürünmez." dedi.

19 Haziran 2012 Salı

Krikotrajik

sessizlik; sözsüzlük ve demsizlik demek
çokluğunu azaltmıyor hiç susuşlar
filistin’e daha çok hanzalalar gerek
masum sarsılıyor halen geçerken tanklar

senle dalgın geçen her dakika bir çağrı
sürülür, inletir kader; nizam-ı alem
el aksa’dan akdeniz’e doğru
tedavin grosbe, kötü ibranicem.

15 Eylül 2011 Perşembe

Alternatif İş

Mühendis olamazsam eğer yapmayı düşündüğüm başka bir iş var kafamda. Lakin fetvasını alamadım henüz. Fetva verebilecek tanıdıklarınız varsa bana ulaşsın. Hiçbir masraftan kaçınmayacağım. Hayırlı bir iş hem de.

Uzatmadan yapmayı düşündüğüm işten bahsedeyim; Bu iş, ben turizmle uğraşırken aklıma geldi. Yani az önce. Çevre illerden, ilçelerden tatil için Alanya’ya gelen insanların özel hayatına saygısızlık etmek suretiyle, onları karılarını aldatırken (aldatırken değil de, aldatmaya giderken bile olsa yeter) fotograflayıp şantaj ile paralarını alıp sonra da fotografları hanımlarına postalamayı düşünüyorum. Böylece hem günah olan bir işi yaparken insanlar daha tedbirli olmak için gizli gizli yapmaya çalışacaklar, hem de kadınlar kocalarının gerçek yüzlerini görmüş olacaklar. Ne kadar hayırlı bir iş, bence. 

Fetva alamamamın sebebine, hatta sebeplerine gelelim;

    1- Böyle bir şey yapmak, insanların kusurlarını araştırmak ve de yüzlerine vurmak, anlamına geldiği için yasak ve günahtır.
    2- Hanımlar bu olayı öğrendiğinde eşlerinden ayrılacaklar ve bir yuva yıkılmış olacak. Dahası çocuklar madur olacak.
    3- Şantaj yaparak alınan paradan pek hayır gelmeyecek.
    4- Şantajdan sonra sözümde durmadığım için yalancı durumuna düşeceğim. Günah.
    5- Zaten durumu bilen modern eşler, beni demir parmaklıkların ardına göndermekten çekinmeyecektir.

En iyisi ben şu okulu bitirmeye bakayım. Sakata gelmeyelim durduk yere.

20 Mayıs 2011 Cuma

Otobüsün İçinden Hayat

18 mayıs 2011 Selçuk Üniversitesi’nde Kahraman TAZEOĞLU  Bey’in söyleşisine katıldık. Çok samimi ve esprili bir insanmış kendisi. Tabi bu benim  1,5 saatlik izlenimimden anladığım.  Belediye otobüsleri üzerinden hayatı anlattı bize.  Hayata bir de belediye otobüsünün camından baktık. Otobüse binip etrafa baktığımızda, aslında onlarca kendiniz vardır. Farklı ruh hallerine bürünmüş bir sürü siz.  İnsanların gözlerindeki çizgilerden hayatlarını okumaya çalışırsınız. Kimisi ayakta uyuyordur, kimisi uyuyordur, kimisi dışarıyı seyrediyordur, kimisi yanındaki huysuzun çenesine katlanıyordur., kimisi saklanmıştır kulaklıklarının arkasına, dinlediği müzikle bambaşka alemlere girmiştir, hiçbir şeyin farkında değildir… Buralara çok girmiyorum.
Ha, en güzeli de, bir sürü kişi durakta beklerken, otobüsün sizin önünüzde durması ve kapının tam önünüzde açılması. İşte o an bütün sıkıntılar unutulup önünüzdeki kapıya bakarsınız. Hangi ruh halinde olursanız olun bu sizi çok mutlu etmiştir. O an’ı uzatmak için yavaş hareket edersiniz. Gerilirsiniz, arkadakilere hava atarak bakarsınız, “ben binmezsem siz binemezsiniz” der gibi. İçeriye girdiğinizde bir sürü boş koltuk varsa hangisini seçmeliyim diye tereddüt edersiniz. Kimisi de hep aynı koltuğu seçer. Her ne olursa olsun otobüsün içinde bir hayat vardır.

***

“Otobüs dolu, en önde liseli birkaç çocuk sürekli yüksek sesle konuşuyorlar, birbirlerine bir şeyler anlatıyorlar. Tüm otobüs rahatsız oluyor ama kimse bir şey diyemiyor. Şoför de öyle. Ama sabrı taşıyor şöförün ve biraz iyimser şekilde diyor ki;
-Evladım susun ama kaza yapıcaz şimdi bakın.
Çocuklar birbirlerinin yüzüne bakıyor, sonra birisi şoföre diyor ki;
-Tamam amca tamam sustuk sen yap kazanı.”

***

“Şoför otobüste kalkış saatini beklerken elindeki sigarayı püfür püfür tüttürmektedir. Arka koltukların birinde oturan bayan kalkıp şoförün yanına gider ve eliyle sigara yasağı uyarısını gösterek;
-Bakın burda ne yazıyor; sigara içmek yasaktır.
Şoför bir kadına bakar, bir yazıya. Sonra eliyle işaret ederek der ki;
-Ona bakarsan “şoförle konuşmak yasak” da yazıyor.”
bkz: kadın cevab veremedi.

***

Tabi Kahraman TAZEOĞLU konuşur da konu aşka gelmez mi? Belediye otobüsünü sevgiliye benzetiyor Kahraman Bey.
Ehem, hemen kötü anlamda düşünmeyin canım. Diyor ki;
-İkisini de sokağın başında görünce heyecanlanırsınız.
-İkisi de hep geç gelir.
-Ve ikisine de “niye geç kaldın?” diye sorulmaz.

2 Nisan 2011 Cumartesi

Başörtlü Bir Kadının Resmi

Sen başörtülü bir kadının resmini yapabilir misin ey mümin?
İşin kolayına kaçmadan ama
Anaların ayakları altında cennet kuyruğuna girmenin değil
Ne de Kuran okuyan erkek bir ağzın bir türlü kalbe duramayışının
Ne de sünnete hiç benzemeyen sözde bir Peygamber taklidinin
Sen başörtülü bir kadının resmini yapabilir misin ey mümin?
2011 senesinin başlarında kolları kesilen bir kadının resmini yapabilir misin?
Çok yazık çok yazık bugünü de gördük
Alnımız secdeyle kırılsa cennete giremeyizin resmini yapabilir misin kardeşim?
 ALPER GENCER

-Şiirini paylaşmasından ve bize yayımlama imkânı vermesinden dolayı, sevgili Alper Gencer’e müteşekkiriz. Yüreğine sağlık, Alper abi.-

23 Şubat 2011 Çarşamba

Ve Şehadeti Koyduk Her Sabah Duamızın Başına


32 yıl önce bugün.
Cuma namazı öncesi bir imam hatipli giriyor odasına;
“Abi dışarıda ülkücüler var!”
Can dostu çıkıp bakıyor önce, hiç görmediği 25-30 kişi.
Durumu anlatıyor Metin’e,
Oysa her zamanki gibi, metanetli;
“Bunlara iyi bir ders vermek lazım”

Ve camiye giriyor Metin.
Hutbe okunuyor, namaz kılınıyor,
Can dostundan önce çıkıyor camiden,
Dışarda onu faşist bir ülkücünün beklediğinden habersiz.
Adının seslenildiğini duyunca dönüyor arkasına,
Kar yağıyor, hava soğuk.
Ona doğru yönelen silahı görünce,
Ellerini parkasının cebinden çıkartıyor,
Silahı olmadığını göstermek için.
Ellerini havaya kaldırıp sesleniyor;
“Gelin konuşalım!”

Bilemiyor Metin,
Cuma namazı çıkışı böyle alçakça vurulacağını kestiremiyor,
Üç el ateş ediyor faşist.
Etkisiz hale geldiğini görünce
25-30 kişilik faşist grup tekbir getirmeye başlıyor,
Sorgusuz sualsiz.
Ne yaptıklarının farkında değiller,
Cuma namazı çıkışı bir Müslüman genç öldürülüyor
Ve bunlar tekbir getiriyor sebepsiz…

Yere yığılırken izliyor onu can dostu
Tam o esnada bir ses arkasından;
“Ellerini havaya kaldır!” diyor, “Atrık Fatih ülkücülerin!”
Üzerini arıyorlar, o da silahsız.
Polis tam zamanında yetişiyor.

Zamanında mı ?
Beyninden vurulmuşa dönüyor,
Metin Yüksel’i hatırlıyor can dostu,
Koşarak yanına gidiyor,
Metin kanlar içinde.
Kollarına alarak taksiye bindiriyor can dostu onu,
Ve ne yazık ki son nefesini veriyor takside abimiz!
21’ine bile varamadan…

Ona değil, bize yazık!
“Şehadet bir çağrıdır nesillere ve çağlara!” diyen önderimiz,
Şehadete kavuşuyor elhamdülillah!
Bir adım daha yaklaşıyor insanlık zafere!
Şehadeti bizlere diriliş oluyor
Ölü bedeninin yerine binlerce beden peşinden gidiyor
Fikirlerini yaşatmak için!
Ardından nesiller kıyama duruyor,
Hakk’a kavuştuğu camide kılınıyor cenaze namazı,
Elli bin kişiyle…

Şimdi Metin Yüksel yok
Ama davası uğruna canını verecek binlerce metin var
Onun izinde giden, onun hasretini çeken.
Onun önderliğinde binlerce genç…
O, Allah’a verdiği söze sadık kaldı ve şehid oldu*
Yolun yolumuzdur ey Şehid!
Biz de şehitlik beklemekteyiz,
Hiçbir surette sözümüzü değiştirmemeye and içtik!



*Mü'minlerden öyle erler vardır ki, Allah'a verdikleri söze sadık kaldılar ve şehid oldular... Kimileri de şehitlik beklemektedir... Onlar hiç bir surette sözlerini değiştirmemiştirler."

(Ahzab Suresi, 23)


Fıkıh ve tefsir alimi, ömrünü İslam’a vakfeden insan Molla Sadreddin’in oğlu, Fatih Akıncılar Derneği Başkanı Metin Yüksel; 23 Şubat 1979 yılında, 20 yaşında, Fatih Camii’nin avlusunda bir Cuma namazı çıkışı can dostu Mehmet Ali Tekin’in kollarında can veriyor. Katil zanlılarından Ali Bilir, o dönemin Ülkücü İşçiler Derneği başkanı idi. Diğer bir katil zanlısı olan İhsan Barutçu ise ülkücü olduğu halde liseye girebilmek için solculara “Ben Akıncılardanım” demekten çekinmeyen bir insan. Metin Yüksel’in can dostu ona bunu hatırlatınca; “Fatih artık ülkücülerin” cevabını vermiştir, yukarıda anlattığımız gibi.

Metin Yüksel’in şehid edenler şimdi bunun pişmanlığını yaşamaya devam etmektedirler. Kendileri de dahil, onları savunan hiç kimse kalmamıştır. Allah affetsin.

16 Şubat 2011 Çarşamba

Çekilip Bir Köşeye Beraber

Sevgilim;
Çekilip bir köşeye beraber 40'lara varalım mı ?
Hem bi çay demler iki lafın belini kırarız.

Gelecek planlarımızdan bahsederiz
Öyle 60-70 sene sonraki değil,
Fazla ileri gitmeye gerek yok
10 yıl sonra nerede olacağımıza dair hayaller kurarız,
Ölümü unuttuk ya nasılsa.

Aynen böyle devam ederiz
Sonsuz bir hayatımız varmış gibi,
O'nsuz yaşarız.
O'nu bırakır birbirimize aşık oluruz sevgilim
Hatta haddimizi aşarız, daha ileri gideriz.
Ölüm yokmuş gibi yapıyorduk ya zaten.

Ama yine de ölüm aklımıza gelir belki sevgilim
Sahi anneler neden hep erken ölür mesela ?
En çok onlar farkındadır belki,
Ölümün uykudan uyanış olduğundan.
Bize kahvaltı hazırlamak için erken uyanıyorlardır.

Ölüm demişken sevgilim;
Çaylar n'oldu ?
- Ne zaman ölümden bahis açılsa laf karıştırırım da -

Sevgilim;
Çekilip bir köşeye beraber 40'lara varalım mı ?
Hem hangimizin daha çok sevdiğini sınarız.

Ben senin elini tutmak isterim;
- Ver elini, senin için günaha girerim.
Sen de elini uzatırsın;
- Al, ben de senin için.
Sonra İblis çeker gider yanımızdan;
- Bana ihtiyaçları yok bunların.

Ah! Bir de ahiret vardı değil mi? Sevgilim,
Beni cehenneme atarlarken;
- Onu atmayın beni atın!
Diyebilir misin ?
Ben de diyemem.
Anneler de diyemezmiş.
Ama tehlikeyi haber vermek için erken ölüyorlardır belki.

Sevgilim;
Çekilip bir köşeye beraber 40'lara varalım mı ?
Sorarlarsa "ciddi düşünüyoruz" deriz.

Ölümü de unuttuk nasıl olsa,.
Hem ölsek ne olacak ki ?
Ahirette de rastlaşırız belki.
Sen beni uzaktan çağırırsın;
- Ateş çok güzel, gelsene!


Anneciğim;
Sevgilim için yine seni üzdüm.
Ama;
Gül reçeli yerken ben,
Ağzımda gül parçacıkları gıcırdıyor.
İşte o zaman ben seni,
Çok özlüyorum.

Not; İroniden anlamayan nesle aşina değiliz.

Ek;
Sevgili dediğin insan İblis görevi yapıyorsa azizim,
Hazırlan, seni bekliyor olacak ekvatoral iklim.

26 Ocak 2011 Çarşamba

Sordum 2

Sordum sarı çiçeğe;
"Kişisel algılama, ben kimseyi sevmem"
dedi.

23 Ocak 2011 Pazar