13 Ağustos 2011 Cumartesi

Sevgili O!

Sıradanlığı oldumolası sevmemişimdir. Hayal edeceksem eğer, zirveden bir adım ötesine kayar ufkum ki gerçek aslında orada bir yerdedir. Ya ölüm ya düğünle biter her film, her _sözde_ gerçekten koparılmış kesit. Oysa ki ölümün en hayati özelliği kişinin en bilinmeze doğru aldığı ilk nefes, toprağa ilk cansız dokunuş olmasından ileri gelir. Ya da evlilik iki insanın beklenilen şekilde giyinip objektiflere attığı gülücükler değildir. Evlilik kendi başına karar verememe geriliminin tatlı tatlı damara verildiği başlangıçtır. Benim hayalime gelecek olursak, ben cam kenarında otururum her hangi bir motorlu taşıtın. O ise terminal, istasyon her ne haltsa orada bekler. İçim çatırdarcasına gülerim, yeni kırışıklıklarım olur tebessümümden ama motorlu taşıtım ondan beri hareket eder. Ya O yanlış yerdedir, ya ben ya da motorlu taşıtın şöförü. Ya da hayat denilen şey aslında budur. Bir düşünelim; her şey iyi gittiğinde mi kıyametli deyimler dilimize yapışır yoksa her şey üst üste kötüye gittiğinde mi? Ayrılmak kötü değildir ya aslında ama kötüdür çünkü beklentilerin dışındadır. Beklentilerimizi aslında beklediğimizin farkına varamayan genç dimağlarımız yeterince yoğun anlam yükleyemez kelimelere. Aslında kolay olandır iyi olan ya da iyi olan hep kolaydır. Peki ya kolay ne zaman toplumu kalıp kurabiye şekline sokan bir norm olmuştur?

Bana ayrılmak kolay gelir çünkü istediğin beklentiyi seçebilirsin bir sonraki buluşma için; diğer bir deyişle seçeneklerin çoğalır. Ya da ilahi bir güç halesinin gölgesi düşer kirpiklerine, daha yavaş gözlem yaparsın. Ağır çekim yaşarken hayatı nefes nefese karar verirsin çünkü % yüz artış ve hiçlik arasındaki çizgiyi çizecek tebeşir senin elini beyazlatır.

Leyla olmayı beklemedim ben hiç ama Sevgili O, senden ayrılıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

isminizi ya da mahlasınızı belirtmediğiniz sürece yorumlarınızın yayınlanmama ihtimali vardır.