20 Ağustos 2012 Pazartesi

Sessiz deyişler


hep gölgesizlik unutturdu seni bana
bir çalgında almıştın onu benden
kimileriyle gülümsedin
kimileriyle ağladın
bir şairin diliyle bana sen dedin
çoğaldık sen bana sen dedikçe
fakat ben seni hep benden habersiz sandım

bir geceyi böyle manalı kılan da sendin
beni böyle manasız kılan da
olsun demiştim yine de ben
mana manayı aramakta
halbuki hiçbir anlam ifade etmiyordu seni
sözlüklerde adın bulunamıyordu
sen söylemeden bilemezdim
söylemedin ve ben bilmedim

yola revan olmak gerekiyordu gündüzleri
beni hınca hınç bir boğuntuya iten sendin
mavi bir kafes sarmalıyordu beni
bu savaşı haklı kılan da buydu
çünkü sen kılıç tutacak eller vermiştin bana
kaçılabilir yolların da vardı
yönümü ne tarafa çevirsem
oysa kaybolmuştum ben
fakat kaybolmak yetmiyordu bulunmaya

tarihi iyinin ve kötünün mucidi bildim
ders almaya çalıştıkça ondan çirkinleştim
hiç kurtuluşu yoktu bu çarpık gülümsemenin
devasını vermediğin bir dertle yosun tuttu içim
oysa dalınabilir derinlikte görüyordum hayatı
bu iç boğucu sıcakta biraz ıslanmanın zararı yoktu
bilemezdim bu rutubet kokan diyarın
beni kendi terimde boğacağını

şimdi uyandırsan beni artık asırlık uykumdan
bitse bu rüya içinde yaşadığım rüya
kimin suretine girdiysen sıyırıp atsan simalarını
bilmesem neresinden alçaldığını denizin
kayıp kıtamın nerede olduğunu bana buldursan
yahut bir salih göndersen tutsa elimden
iki ömerden hangisiysem
beni kendi elimle ona biçtirsen

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

isminizi ya da mahlasınızı belirtmediğiniz sürece yorumlarınızın yayınlanmama ihtimali vardır.