29 Ocak 2011 Cumartesi

Gururu sakız olmak, bu mu ?

Yazmak istediği zaman yazmalı insan. Yeri ve zamanı önemli değil. "Yaz" dendiği için yazılanları bi tarafa bırakıyorum, dikkatinizi çekmek istediğim nokta bu değil. Yazası geldiğinde bunu ertelemek asıl değinmek istediğim. Yazmak istediği zaman yazmalı derken; sol yandaki melek gibi "belki tövbe eder sonra yazayım" değil de, sağdaki melek gibi anlık yazmalı insan. Erteleyebilirsiniz, belki o da kendine göre güzel olur ama o anki kadar olmaz. Ne zaman bir şeyler hissettin o zaman yazacaksın. İçinden geldiği anda ince ince dokumalı satırları, her sayfayı özene bezene ama içinden geldiği gibi süsleyip öyle çevirmelisin.

Herkes okur, ama herkes yazamaz. Yazmak yürek ister. Düşüncenin harflere dönüşümü, trigonometrik dönüşümler kadar zordur. Ehem, özür dilerim bunu yazmasaydım duramazdım. Hem içinden geldiği gibi yazmalı demedik mi insan? Sorgulamaya ne gerek var ki, içimde varmış.

Yok ya, bakmayın öyle dediğime. Aslında öyle şeyler var mı içimde dönüşüm uygulamaya korktuğum... Harfler yetmez yazmaya kalksam. Tamam, yazmaya kalksam derken cesaretim olsa demek istedim, tamam. Ya hu bırakın benimle uğraşmayı, siz kendinize bakın. Dünya hazır mı benim yazacaklarıma?

Küçücük kafamın içine sığan onca şey, yazmaya kalksam yapraklara defterlere sığar mı? Hayallerime mi ulaşacak gerçekler ?
Ya onu bırakın, insanlar, insanlar kaldırabilir mi benim yazacaklarımı ?
Şimdi ben insanların insanlığından bahsedeceğim, insanlığa sığmaz diyeceğim ve onlar yine alınacaklar...

Yazmak dedik ya, nerden icab etti ki şimdi bu? Bir şey söyleyeyim mi, bu yazıyı bir şehirler arası otobüs yolculuğunda yazıyorum. Az önce bir üniversite öğrencisi moralimi bozdu da, yazarak onu size şikayet edeyim dedim. Muavini küçümsemeye çalışırken nasıl küçüldü. O nasıl bir konuşma tarzıdır Allahım! O nasıl bir kibirdir, ukalalıktır;
"Bu bardağı niye verdin sen bana? Su getir, su istiyorum hemen!"

Ah Müntekim GICIRBEY! Sana özendim bir kez daha. Keşke birileri olsa şimdi de, o muavinin kırılan gururunu tamir ediverse, öğrencinin de taş kalbiyle kafasını falan kırsa. Ya da bilmiyorum senin intikam yöntemlerin farklı tabi. Onlardan biri de olur. Öğrencinin kollarını koparıp onlarla dövebilirsin onu mesela. Ya da yağmur ormanlarıyla birlikte yakıp tabiatla kanlı bıçaklı da olabilirsin. Karnını deşip iç organlarına işeme ama, iğrenç oluyor çünkü. Karnını deşmişken içine tuz atıp kaç mesela...

Ama durun, haksızlık etmeyelim. Birileri zaten insanlığa ders vererek o muavinin ve gururu rencide olan diğer insanların öcünü alıyor. Süleymaniye'de kuru fasülye yerken karnım aç diyen tinerci çocukla tabağını paylaşanlar mesela. Ya da mola sırasında aldığı kabuklu kuruyemişten muavine ikram edenler falan. Gerçi tamam, aslında o rüşvetti doğru evet.

Sordum sarı çiçeğe,
"Ahlâk ve maneviyat eksikliğinden" dedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

isminizi ya da mahlasınızı belirtmediğiniz sürece yorumlarınızın yayınlanmama ihtimali vardır.