15 Mayıs 2011 Pazar

İnternete Müdahale Meselesi


Az önce malum "İnternetime Dokunma" yürüyüşündeydim, meselenin ele alınış şekli beni hiç tatmin etmiyor olsa da sonuçta bu olay en temelinde internete yapılan müdahaleye tepki göstermek amacı taşıdığı için ne olursa olsun destek vermenin zorunluluk olduğu kanaatindeyim. Ama işte ortada en temel sorunun üzerini kapatabilecek ve çözümünü engellebilecek kadar ciddi bir yanlış yönelim var çünkü protestolar neredeyse tamamen 22 Ağustos'a odaklanmış. Yani internetin filtrelenmesine. Şimdi bu filtre olayı o kurumun başkanının da söylediğine göre tee Şubat ayında ortaya çıkan ve kurumun internet sitesinden de tee o zamandan açıklanmış bir şey. Ama işte saçma sapan bir şekilde seçimlere bir buçuk ay kala gündeme getirildiğinde ne oluyor? Provokasyon bik bik bik. Hayır provokasyon olsun canıma minnet, senelerdir uyuyan internet kullanıcılarını uyandıracaksa provokasyon olmasının benim için hiçbir mahsuru yok. Ama uyanmıyorlar. Filtre de filtre diye tutturulmuş, tüm tepkiler onun üzerine bina ediliyor. Sonra BTK Başkanı açıklama yapıyor, standart paket değişmeyecek diyor, şu anki internetiniz güvende, onunla ilgili herhangi bir değişiklik olmayacak diyor. İlk başta tepki veren insanların pek çoğu "aa, bak yalanmış, provokasyonmuş" diyor geri çekiliyor, öbürküler kuruma güvenmiyor (e haklılar da) "yalan söylüyorlar, değişecek" diyor. Sanki zaten yıllardır saçma sapan, geri zekalıca bir şekilde internet kullanmaya mahkum edilmiyormuşuz gibi, bu filtre meselesine kadar her şey güllük gülistanlıkmış gibi bütün tartışmalar filtrelerin üzerinden dönüyor. Filtrenin şu an kullandığı internete dokunmayacağını öğrenince rahatlayan adamla zaten işim yok, bu sıra youtube da açık nasılsa, o mutlu mesut internetini kullanmaya devam edebilir ama protestodan geri adım atmamasına rağmen tepkisini filtreye endeksleyen topluluk önemli bir hata yapıyor çünkü sansürcü devletin eline açık bir şekilde koz veriyor. Filtreler geldikten sonra gerçekten standart paket denilen seçenekte bir değişiklik olmazsa (ki gerçekten olmayacağını düşünüyorum) ne diyeceksiniz? Devlet, "bakın biz demiştik provokasyon bunlar diye" diyecek. Çünkü devletler böyledir, yalancıdır, yüzsüzdür. Filtre olayı ortaya çıkana kadar neredeydiniz demiyorum tabi ki, çok fazla kişinin dikkatini çekmesi açısından iyi de oldu bu ama dediğim gibi tepkinin odak noktası bu şekilde kalmaya devam ettikçe pek çok şey boşa gidecek maalesef. Yine de, her şeye rağmen "internete müdahale" ile ilgili ilk defa bu kadar kamuoyu oluşturulmuş olması önemli evet. Umudumuz var, en nihayetinde biliyoruz ki; "umut inatla yaşamaya devam ediyordu, cehennemde bile."

Not: Konunun bütünlüğü dışında bir şey ama bu sansür protestoları karşısında "pornocular, pornolarınız elinden alınacak diye sokağa dökülüyosunuz" diyerek akıllarınca meseleyi basitleştirmeye çalıştıran bir insan çeşidi de var. Bir devletin kendi vatandaşının porno izlemesine karışmasını kafalarında nasıl bir yere oturtup kendileri için normalleştirebiliyorlar bilmiyorum ama evet porno da bu sansür meselesinde çok önemli bir yerde duruyor. Sadece porno içerikli siteler yasaklanıyor olsaydı da vatandaşa yapılan saygısızlığın ve terbiyesizliğin boyutu değişmeyecekti.

1 yorum:

  1. Benimde değinmek istediğim meseleye parmak basmışsın. Pornografi ve çeşitli engellemeler için sokağa dökülmekten ziyade 'senin karar verme yetkini elinden alma hakkına ve cüretine sahip olan bizleriz' kibri ve eblehliğine asıl tepkinin gösterilmesi gerektiği kanaatindeyim..

    Velhasıl bu sadece bir başlangıç. Protokollerin ve sitelerin engellenmesi, erişimin kısıtlandırılması asıl feveranın koparılması için erken hamleyi doğuruyor. Yoksa mesele erotizm değil daha ileri gidecek boyutlarda olduğundan tepki verdiğimiz bir şeyde bilinç algısını kaybetmememiz gerekiyor...

    twitter.com/mertslt

    YanıtlaSil

isminizi ya da mahlasınızı belirtmediğiniz sürece yorumlarınızın yayınlanmama ihtimali vardır.