19 Şubat 2011 Cumartesi

Manifestom

İki kelime yan yana gelmiyor. Güya yazar olma hevesindesin.

Yazarlık senin neyine be aciz?

Neyi hakkıyla anlatıp şair olacaksın ki? Sahip çıkmayı beceremediğin Filistin'i mi anlatacaksın riyakâr satırlarında? Yoksa ezilenin hakkını mı savunacaksın süslü kelimelerinle?

Şairlik senin neyine be aciz?

Neyin karşısında duracaksın daha sistemin dişlisi olmayı reddedememişken? Kapitalin derdine düşmekten vazgeçemediğin halde ne hakla "ben eşitlikçiyim!" diyeceksin? Nasıl saf tutacaksın adaletin ve haakkın yanında, gönül terazinin şirazesi kaymışken? Şairlik senin neyine be aciz? Ün ve şöhretin, saygı ve hürmet budalalığının peşine düşmüşken neyin sanatçısı olacaksın? Daha doğru düzgün nefes alamazken, nasıl olup da kalem tutacaksın? Senin kendine özgü tek bir hareketin var mı ki? Daha sorumluluklarından kaçmamayı öğrenememişken nasıl "vicdanın sesi" olmayı arzulayacaksın?

Ah be fakir herif! Ah be dengesiz cambaz!

Yazarlık senin neyine be aciz?

Bayrak ile yatıp kalkınca dava adamı olunur mu sandın? Kıçını bilgisayar başından kaldırmayıp, sürekli "retweet" yaparak aktivist olunur diye kendini mi kandırdın? Devrimciliği sen de mi yanlış anladın? Gençlik hevesi midir devrimci olmak? İki slogan kapıp sokağa koşmak mıdır? Kitap okumak; mürekkep yalamak? Nasıl devrimci olunur, yol ve yordamdan haberin mi var? Düşünüp de söyleyebildiğin iki özgün kelime mi var?

Be hey gafil!

Nefis terbiyesi yapmadan otorite terbiye edilir mi hiç? Boş laftan sakınmadan fikir mi üretilir? Seni uyutanlardan vazgeçmedikçe, dünyayı boş vermedikçe ne yapabilirsin ki? Dünya telaşı uyutur, boş söz uyuşturur. Uyuyan insan düşünebilir mi? Fikir üretmeden, ortaya bir şey koymadan harekete geçilir mi sandın? "Bana iki farklı söz söyle" desem, cevap verebilecek misin sanki verebilir misin? Sus! Senden değil devrimci, değil yazar; insan bile olmaz.

Şimdi, bırak o kalemi, klavyeyi ve gidip biraz düşün. Devrime giden yola baş koymak; devrimci olmak istiyorsan, önce kendi nefsinde yap devrimini. Dilini malayani olandan arındırmadan, boş sözden sakınmadan; az yiyip az uyumadan, dünya ile meşguliyetini azaltmadan, düşünceye dalmadan, ortaya bir şey koymadan aksiyona geçmeye çalışma. Çünkü bunları yapmazsan kendini bilemezsin. Kendini bilmeden, nefsini uslandırmadan sabredemezsin. Sabredemezsen, işini sürdüremezsin ve devamı gelmeyen iş her zaman sana zarar verir.

Devrimde, devam esastır. Devam etmek için insanın iki şeye ihtiyacı vardır:

1) Sabır. Çünkü Franz Kafka der ki; "İnsanın belli başlı iki günahı vardır, öbürleri bunlardan çıkar: Sabırsızlık ve tembellik. Sabırsız oldukları için Cennet'ten kovuldular, tembelliklerinden geri dönemiyorlar. Ama belki de belli başlı sadece bir günahları var: Sabırsızlık. Sabırsızlıklarından ötürü kovulmuşlardı, sabırsızlıktan ötürü geri dönemiyorlar."

“Günah”larından arın ve buna “sabırsızlık” ile başla.

2) Cesaret. Cesareti olmayan adam işe koyulamaz, koyulsa da yoluna çıkan engellerden çabucak usanır, onlara dayanamaz. Sabır cesaretin kardeşidir, ikisi birbirinden ayrılmazlar. Devrimin amacı ya otoriteyi terbiye etmektir, ya da onu devirmek... Ve bil ki sabırlı olmayan, cesaret sahibi olamaz. Nefsini terbiye etmeyense, sabredemez ve devrim yapamaz.

Çünkü nefsini ıslah etmemiş adamın otoriteyi terbiye etmeye cesareti olamaz.
Nefis putunu devirmeyenin, otoriteyi devirmeye cesareti olmaz!
Asla unutma: Cesareti olmayan insan, sabırlı davranmayan insan, özüne vâkıf olamaz; özünü bilmeyen, kendini tanımayan insan da devrim yapamaz, devrimci olamaz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

isminizi ya da mahlasınızı belirtmediğiniz sürece yorumlarınızın yayınlanmama ihtimali vardır.